Sağlık hizmetlerinin etkin bir şekilde yürütülebilmesi ve halk sağlığının sürdürülebilir olması ilaç
sektörünün gücü ile mümkündür. Sürekli artan Ar-Ge faaliyetleri sayesinde katma değeri yüksek
olan ilaç sektörü, ekonomik kalkınma açısından da büyük katkı sağlar. Türkiye’nin sektördeki
konumu gelişmiş teknolojisi, uzun tecrübelere dayanan üretim deneyimi ve ihracat (export)
olanaklarına sahip olması sebebiyle stratejik öneme sahiptir. Türkiye’de birçok gelişmiş ülke gibi
ilaç (medicine) ithalatı yapılırken çok sayıda ülkeye toptancı (wholesaler) olarak ihracat da
yapılmaktadır.
İlaç Sektörünün Genel Durumu
Demografik değişimler, yaşam sürelerindeki artış, hastalıklardaki yapısal değişim, pandemi,
küreselleşen dünya gibi birçok etken ilaç sektörüne duyulan ihtiyacı artırır. Sağlık hizmetlerindeki
ulaşılabilirliğin artması ve teknolojik gelişmeler başta olmak üzere, artan ithalat ve ihracat
rakamları ilaç sektörünü en büyük sektörlerden birisi konumuna getirmiştir.
Küresel ekonomide ilaç sektörü, yüksek maliyeti ve uzun süreli çalışmaların da etkisi ile en çok
Ar-Ge harcaması yapılan sektördür. Bu harcamalar her yıl düzenli olarak artış gösterir. Piyasanın
dinamik yapısı sayesinde reçeteli ve OTC ilaçlar uluslararası ticarette büyük önem taşır. İhracatta
ise önceki yıllara göre pandeminin de etkisi ile artış oranı yüksektir. 2020 yılı itibarıyla dünya
genelinde ilaç sektörünün ithalat (import) gerçekleştirdiği en büyük ülke Almanya olmuştur.
İhracatta ise ilk sıraları Amerika Birleşik Devletleri ve Güney Kore alır. Asya ülkelerine ek olarak
Avrupa, Amerika, Orta Doğu ve Afrika ülkelerinde de yüksek potansiyele sahip ihracat pazarları
vardır.
Sektörün Türkiye Piyasasındaki Genel Durumu
Türkiye, Avrupa ülkeleri ile kıyaslanabilecek seviyede üretim kapasitesi ve teknolojiye sahip
ülkelerden biridir. Üretim gücü yüksek birçok ülke gibi Türkiye de koruma altında bulunan ve
üretimi için ileri seviyelerde teknoloji ihtiyacı olan ilaçları ithal eder. Bu ilaçların belli ilaç
merkezleri dışında üretimi bulunmadığı için ithalatı yapılmaktadır. İthal edilen ilaçlara ülkemizde
üretim maliyeti yüksek olan ilaçlar ve az ihtiyaç duyulan ilaçlar da dahildir.
İlaç ve eczacılık sektörünün genel ihracattaki payı ilk kez 2020 yılında %1’in üzerine çıkarak 1,8
milyar dolara ulaşmıştır. Bu büyüme bir önceki yıla göre %26,8 oranında bir büyümeye karşılık
gelir. Özellikle ihracatta gerçekleşen büyümenin en büyük payını TÜİK verilerine göre Güney
Kore ve ardından da Irak almıştır. Bu ülkeleri Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan takip eder.
İthalatta görülen artış ise %1,1 olarak gerçekleşmiştir. İhracatta olduğu gibi ithalatta da ilk sırada
yer alan ürün grubu tedavide ve korunmada kullanılan ilaçlar olmuştur. İthalatta ilk sırayı alan ülke
ise Almanya’dır.
Özellikle pandemi sürecinde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ilaç sektörünün bileşimi olan
tedarik, lojistik ve müşteri sorunları yaşanmıştır. Üretimde gerçekleşen durgunluk, karantina
dönemleri ve pandemi sebebi ile alınan önlemler ham madde fiyatlarında artışa neden olmuştur.
Yaşanan global salgının ardından ilaç sektörünün stratejik önemi ortaya çıkmış ve yerli üretimde
güçlü adımlar atılmıştır.
İhracatta en önemli husus uluslararası ticareti oluşturan müşterilerin taleplerini ve lojistik
ihtiyaçlarını karşılamak olarak öne çıkar. Reçeteli ve OTC ürünler, tıbbi cihazlar, diyet ürünleri ve
aşılar gibi ihracata konu birçok ürün bulunur. Bu ürünler içinden soğuk zincir (cold chain) ilaçların
uygun koşullarda saklanıp güvenilir bir şekilde gönderimi ise büyük önem taşır.
Sina Ecza Deposu, yönetmeliklere uygun güvenilir depolama koşulları sağlar. Hem yerel eczane
ve hastanelere hem de güvenli ve hızlı sevkiyat seçenekleri ile yurt dışına ihracat (export)
süreçlerini yönetir. Tüm ihtiyaçlara hızla cevap verebilecek bir yapıda olan Sina Ecza Deposu,
ülkemizden gerçekleşen ihracatın da önemli bir kısmını gerçekleştirmektedir.